© Bizim Tekirdağ 2021

180 Bin Ağaç Kesilmeyecek

Çorlu’da bir madencilik şirketinin kum ocağı kapasite artışı için ormanlık alanda 180 bin ağaç kesmeyi öngören ve geçtiğimiz aylarda Tekirdağ İdare Mahkemesince hukuka aykırı olduğuna hükmedilen olumlu ÇED Raporu bu defa da Danıştayca reddedildi. Danıştay tarafından verilen itiraz yolu kapalı nihai karar sonucunda Çorlu’da 180 bin ağacın kesilmesi engellenmiş oldu.

  Çorlu Belediyesi tarafından İlçe sınırları içerisinde bulunan Önerler Mahallesi Çukurçengel ve Ağırmeşe Mevkiilerinde bulunan kum ocaklarının genişletilmesi için Tekirdağ Valiliği İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından verilen ÇED gerekli değildir ve ÇED olumlu raporlarının iptali için açılan davalarda Tekirdağ Bölge İdare Mahkemesi 2019 yılı Haziran ayında Çorlu Belediyesi lehine olumlu karar vermişti.

  Açılan her 2 mahkeme için dava sonucunda verilen karar tutanaklarında özellikle mahkemece oluşturulan bilirkişi heyetlerince hazırlanan bilirkişi raporunda değinildiği üzere iptal nedeni olarak; “Genişletilmesi istenen kum ocaklarının tarım arazileri ve orman bitki örtüsü ile doğal yaşam üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracağı, yer altı ve yer üstü su kaynaklarını kirleterek azaltacağı, bu nedenle civar yerleşim yerlerinin su ihtiyacının olumsuz yönde etkileneceği anlaşıldığından” ÇED gerekli değildir ve ÇED olumlu raporlarının iptal edilmesine karar verilmişti.

  Danıştay Altıncı Dairesine yapılan itirazlar sonucu 2019 yılının Aralık ayında varılan karara göre ise; Bölge İdare Mahkemesinin haklı olduğunun ve verilen karar neticesinde itiraz yollarının kapatılması gerektiğinin tespiti yapılarak dosyanın kapatılması gerektiğine karar verildi. Böylece şehrin tek ormanlık yapısına sahip bölgenin Trakya Bölgesinin kuzeyinde Kırklareli ili içerisindeki Longoz Ormanlarından başlayarak İstanbul ili içerisindeki Belgrad Ormanlarına kadar uzanan Istranca Ormanlarının güney bölgesini oluşturan Esetçe Ormanlarının bu kararla tahrip olmasının önüne geçilmesi engellenmiş oldu.

  Uzmanlarca yapılan tespitler sonucu bölgede açılması olası kum ocakları ile ilgili; “Kuvars kumu çıkarılacak alanın tamamının orman vasfındaki bir arazi üzerinde bulunması nedeniyle, açık kum ocağı işletmesi şeklinde yürütülecek faaliyetin, sahadaki bitki örtüsünün tamamen kaldırılarak yürütülecek bir işlem olması göz önüne alındığında, orman alanlarının sağladığı ekolojik, ekonomik ve sosyal hizmetleri tamamen ortadan kaldıracağı, İç Trakya’nın hassas ekolojik koşullarında yer alan bu nadir orman alanlarından birinin de kum ocağı işletmesi ile kaldırılarak önemli habitat kayıplarına neden olunacağı, uzun yıllar boyunca bitki-toprak-su arasında oluşmuş ekolojik dengenin ve bölgenin kırılgan ekosistemlerinin göreceği olumsuz etkilerin yıllarca devam edeceği, açık kum ocağı işletmesi alanı ve etkilenme alanı olarak düşünülen sahaların flora ve faunasının da tekrar kazanılamayacağı, yapay olarak da bunun mümkün olmadığı, hazırlanan ÇED raporunun, flora ve fauna ile ilgili bölümlerinin hemen hemen tamamen literatür veriler ile hazırlandığı, işletme sahası ve etkilenme alanında kalan bitki türleri ile ilgili detaylı veri toplanmadığı, sonuç olarak, açık kuvars ocağı işletmesinin çevre açısından ekolojik koşullarda bir bozulmaya ve yaşam ortamlarının ortadan kalkmasına neden olacağı, bu kaybın önüne geçmenin kabul edilebilir yolunun ise doğal yapıyı korumak olduğu, bölgeye ilişkin üst ölçekli planların plan notlarında dava konusu proje, madencilikle ilgili plan notları hariç orman alanları ve yeraltı su kaynaklarıyla ilgili koruma ağırlıklı yaklaşımlarla bağdaşmayan bir planlama kararı içerdiğinden şehir ve bölge planlama açısından da uygun olmadığı, hem yerüstü hem de yeraltı suyu beslenme alanının kum ocaklarının kazısı ile tahrip olacağı, doğal ve jeolojik yapı dengesinin yok olacağı, çevredeki derin su kuyularının beslenme alanı tahrip olması nedeniyle yeraltı su potansiyeline ciddi zarar vereceği, yapılmış ve yapılacak yüzey suyu barajlarının beslenme alanının tahrip olması nedeniyle su potansiyelinin ciddi anlamda etkileneceği, bölgenin hemen güneyinde yer alan çiftlikler ve konutların su ihtiyacını ciddi anlamda etkileyeceği anlaşıldığından dava konusu Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” tespitinin yapılmasının emsal bir karar olması sebebiyle çok önemli bir karar olduğu belirtiliyor.

Başkan Sarıkurt: “Doğanın Talan Edilmesine İzin Veremeyiz”

  Konunun uzmanlarının ve buna dayanan mahkeme sonuçlarının, çevreye duyarlı bir yönetim anlayışı içerisinde olan Çorlu Belediyesi için de önem arz ettiğini belirten Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt; “180 bin ağacın yok olmasına neden olacak kapasite artışına izin çıkmaması için gereken tüm çabayı gösterdik ve sonunda hem bölge mahkemesi hem de Danıştay kararları bizim lehimize sonuçlandı. Çorlu’muz ormanlık alan açısından zayıf bir bölgede yer alıyor. Kent sınırları içerisinde yer alan tek ormanlık bölgemiz Çukurçengel ve Ağırmeşe Mevkiileri Çorlu’muzun nefes alması için hayati önem taşıyor. Burada yer alan kum ocaklarının kapasite arttırmak adına ağaçları katlederek alan genişletme çabasına karşılık sivili toplum kuruluşlarımızla birlikte bir mücadele örneği sergiledik ve 180 bin ağacın kesilmesini önledik. Hem kendi adıma hem de hemşehrilerim adına çok mutluyum. Yaşamın sürdürülebilmesi için temiz çevre çok önemli. Havayı, suları temizleyen ormanların, ağaçların yok olmasına göz yumamayız. Doğanın talan edilmesine izin veremeyiz. Gelecek nesillere temiz bir doğa bırakmak boynumuzun borcu. Çorlu’muzun değeri paha biçilemeyecek ormanlarını kurtardığımız için Çorlu’muz adına çok mutlu olduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum” dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER