II. Uluslararası Geçmişten Günümüze Tekirdağ'da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu
TekirdağÜniversitemiz İlahiyat Fakültesi tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un teşrifleriyle çevrimiçi “II. Uluslararası Geçmişten Günümüze Tekirdağ'da Dini ve Kültürel Hayat" Sempozyumu düzenlendi.
Sempozyumun açılış oturumunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, NKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bülent Eker ve Prof. Dr. Yılmaz Çakıcı, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin bir araya gelirken program, NKÜ TV üzerinden canlı olarak izleyicilere sunuldu.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Sempozyumun Düzenleme Kurulu Başkanı ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un himayelerinde Tekirdağ’da Dini ve Kültürel Hayatı ortaya koymak için Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi olarak düzenlediğimiz “II. Uluslararası Geçmişten Günümüze Tekirdağ'da Dini ve Kültürel Hayat" konulu sempozyumumuza hoş geldiniz.” diyerek programın gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkürlerini sundu.
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, programın açılışında gerçekleştirdiği konuşmasında şehirlerin içinde yaşayan insanların kabullerinin, hayat anlayışlarının, inançlarının tezahürlerini taşımakta olduğunu kaydederek “İslam medeniyet havzamızın ve kültürümüzün ortaya çıktığı önemli şehirlerimizden bir tanesi de Tekirdağ’dır. Coğrafi konumu sebebiyle tarihte her zaman önemli bir konuma sahip olmuş olan Tekirdağ, çok kültürlü ortamın ve birlikte yaşama ikliminin merkezi olmuştur. Her zaman dinî anlayışları kendine çekmesini başaran Tekirdağ’da Osmanlı hâkimiyetine girdiği 1359’dan itibaren hoşgörü daha da genişleyerek yeni bir boyut kazanmıştır. Tarihsel olarak Bisanthe, Rodosto, Tekfurdağı ve Tekirdağ isimleri ile anılan şehrimiz kültürün, medeniyetin, bereketin tezahür ettiği bir mekân olmuştur. Lakin zenginliğin ortaya çıkarılması diğer bir ifade ile daha da belirginleştirilmesi için daha çok çalışmamız gerekmektedir. Tarihten günümüze Tekirdağ’ın sahip olduğu kültürel dokuyu anlayabilmek için tarihi kaynaklardan, dini metinlere, toplumsal kurum ve kuruluşların tarihlerine kadar araştırmamız gerekmektedir. Bunlara ilave olarak Tekirdağ’da yetişmiş âlimlerimizin hayat hikâyelerini, ürettikleri eserlerini, gerçekleştirdikleri ilmî ve dini hizmetlerini de incelemek gerekmektedir. Kısaca Tekirdağ’ı ayakta tutan, devamlılığını sağlayan her bir değerimize göz atamamız önemlidir. Bu vesile ile düzenlemekte olduğumuz II. Uluslararası Geçmişten Günümüze Tekirdağ’da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumumuz bu kültürel olgunun ortaya çıkarılması için atılmış önemli bir adımdır. Değerlerimizi ortaya çıkarmaya yönelik kıymetli bir çabadır. Sempozyum sürecinde sunulacak tebliğler, nihayetinde yayınlanarak ilim dünyasına kazandırılacak, şehrimizin tarihi, kültürel, ilmi, fikri ve manevi yapısını anlamaya ışık tutacaktır. Dilerim ki bu sempozyum, bundan sonra yapılacak olan yeni çalışmaların teminatı ve yeni araştırmalara da vesile olur. Bu vesile ile sempozyumun düzenlenmesinde destek ve himayelerinden dolayı öncelikle TBMM Başkanı Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop’a, sempozyumun gerçekleşmesinde katkılarından dolayı Sayın Valimize, emek ve katkılarından dolayı düzenleme ve yürütme kuruluna, bilim ve danışma kuruluna, katılımcı Hocalarımıza ve sekretaryaya sempozyumu tertip eden İlahiyat Fakültemize çok teşekkür ediyorum.” sözlerine yer verdi.
Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, konuşmasında “Rumeli’ye geçiş ve hala gönül coğrafyamız olan Balkan topraklarında 500 yıl kadar yaşayan ecdadımız, Anadolu’ya döndüklerinde kültürümüze zenginlikler katmıştır. Biz bu topraklara Türk ve Müslüman olarak, kültürümüz ve inancımızla geldik. Tekirdağımız “Üç Kemaller Diyarı” olarak anılmaktadır. Üç Kemal’den biri, kültür ve medeniyetimizin büyük şairi Yahya Kemal'e göre, bizim güçlü bir inanış geleneğimiz vardır. Bu gelenek, nesillerin vicdan ve karakter terbiyesine göre yetiştirilmesi suretiyle nesilden nesile devam etmiştir: Hayatımızı Mimar Sinan üslûbu, Fuzuli inanışı, Yunus Emre derinliği, Nedim inceliği ve Mevlâna muhabbeti ölçüleri içinde tanzim ettik.. Bu saygı, bu iman ve bu derinlik; Osman Gazi olup, Kur'an karşısında el pençe sabahlayan, Yavuz olup Mukaddes Emanetlerin önünde yaya yürüyen, Kur'an yazısı diye Hat Sanatını deha ölçülerine çıkaran, Hat Sanatından bir örnek mimarisinde Allah'ın birliğini bulup sadelikteki ihtişamı âbideleştiren bir büyük milletin inanış ve hayat tarzı bir güzellikler demeti halinde karşımıza çıkar. Yahya Kemal Beyatlı, Namık Kemal gibi, Ömer Ziyaeddin-i Dağıstani, Mustafa Feyzi Efendi, Nev’i Efendi, Hayrabolulu Mehmet Hasib gibi şahsiyetler, hayatları ve eserleriyle Tekirdağ’da iz bırakmışlardır.
Hayata onların açtığı gönül penceresinden bakıyoruz. Ve yine biz, gittiğimiz her yere barış götürmeyi, ötekileştirici değil birleştirici olmayı, nefret yerine sevgiyi ve affediciliği, şüphe olan yere inancı, ümitsizlik olan yere ümidi, karanlık olan yere aydınlığı, üzüntü olan yere sevinci götürmeyi, onlardan ve eserlerinden öğrendik. Bunları inanç ve hayat tarzı edindik.
Bütün bunları, Tekirdağ’ın sosyal ve kültürel yapısını ortaya koymak, analiz etmek, Tekirdağ’daki dinî kurumların tarihsel gelişim sürecinin analiz edilmesini teşvik etmek, Tekirdağ’da dinî eğitime katkı sunmuş şahsiyetlerin hizmet ve faaliyetlerinin tanıtılmasına ve değerlendirilmesine imkân sağlamak, katkıda bulunmak maksadıyla düzenlenen bu sempozyum Tekirdağ’ın dini ve kültürel yapısının aydınlatılmasını sağlayacak, bu konuları merak eden ve bu alanda çalışma yapmak isteyenlere önemli bir kaynak olacaktır.” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop; “Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin şehrimizin fiziki güzelliklerine eşlik eden manevi zenginliklerini ele almak üzere tertiplediği II. Uluslararası Tekirdağ’da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumunda sizlerle birlikte olmanın memnuniyeti ile hepiniz saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Rumeli fütuhatı, Osmanlı başkentlerinin mücavir alanı, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olan Tekirdağımız, kadim tarihi, zengin kültürü, stratejik konumu, yüzlerce kültür varlığının günümüze yansıyan izi ve dost canlısı insanlarıyla bir cazibe merkezi olmayı sürdürüyor.
Verimli toprakları, ülke ekonomisine katkısı, sosyal ve kültürel çeşitliliği ile daima göz dolduran ve içimizi ıstan bu cennet vatan toprağını milli ve manevi değerleri ile iman ve mamur etmenin gayreti içine giren bütün kardeşlerimi gönülden selamlıyorum.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öncülüğünde farklı üniversitelerden akademisyenlerin şehrimize ait değerleri ele alarak ruh ve kültür dünyamıza yapmış olacakları ilmi çalışmaların Tekirdağ başta olmak üzere ülkemiz için hayırlara vesile olmasını cenabı haktan niyaz ediyorum.
Din dünya görüşüdür. Varlık, insan, toplum, hayat ve kainat hakkında bir temel yaklaşım, tanzim edici bir fikirdir. Yaşadığımız hayatın bütün alanlarına esaslar getiren şahsi ve toplumsal hayat tarzıdır. Toplumların maddi ve manevi birikimlerinin bütünü olarak kabaca tabir edilebilen kültür, esasen din tarafından şekillendirilmektedir.
Tekirdağ, eski adıyla Rodosçuk ya da Tekfurdağı olan şehrimiz M.Ö. 4000’li yıllara Traklara kadar uzanan bir liman kenti olarak kadim tarihe sahiptir. Orhangazi’nin büyük oğlu Gazi Süleymanpaşa Rumeli’ye 1354’te Gelibolu üzerinden gelerek Tekirdağ’ın bugünkü ilçelerini Osmanlı sınırlarına katmış ve Rumeli Fatihi ünvanını almıştır. Osmanlı şairlerinin hayatlarının ele alındığı Şuara Tezkirelerine girmiş Tekirdağ ve çevre ilçelerinden 73 divan şairine sahip bir beldenin torunlarıyız. Biz de bu bilim ile hareket ederek ekmeğini yiyip suyunu içtiğimiz şehrimizin sahip olduğu ilmi, kültürel ve tarihi değerleri ortaya çıkartmayı, korumayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı görev akdediyoruz.
Bu vesile ile gözbebeğimiz Tekirdağımızda ilim erbabı ile bizleri buluşturan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin’e, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin’e, sempozyuma katkı sunacak bütün ilim insanlarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bugün ikincisini yaptığımız bu sempozyumun gelenekselleşip devam etmesini ve hem şehrimize hem de memleketimize yeni ufuklar açarak hayırlara vesile olmasını cenabı haktan niyaz ediyorum. Her birinize sevgi ve selamlarımı sunuyorum.” sözlerine yer verdi.
Açılış konuşmalarının ardından program öğleden sonra gerçekleştirilen tebliğ oturumları ile devam etti.
İlginizi Çekebilir