Tekirdağ Türkiye'nin Parlayan Yıldızı Olacak
TekirdağTekirdağ Büyükşehir Belediyesi, TMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve TMMOB Mimarlar Odası Tekirdağ Temsilciliği tarafından düzenlenen 4. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu Tekirdağ’da gerçekleşti.
Süleymanpaşa’daki Ticaret ve Sanayi Odası’nda 22- 23 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen sempozyuma Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Neşat Erdoğan, İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Dilşad Ergin, Emlak ve İstimlak Daire Başkanı Yüksel Özdal, TMMOB üyeleri ile mimarlar yer aldı.
“TEKİRDAĞ’DA KÜLTÜR VARLIKLARINA GÖSTERİLEN DESTEK BİZİ MUTLU ETTİ”
4. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu’nun ilk gününde konuşma yapan TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, yurttaşlarda kültür varlıklarına, değerlerine karşı korumacı bir bilincin gelişmesi konusunda gösterilen desteklerin büyümesi ve katılımcı bir sürece bağlı olarak kültür varlıklarına bir bütün olarak sahip çıkmak için sempozyumu düzenlediklerini belirtti. Eyüp Muhcu ayrıca, “Bu sempozyumu daha önce Eskişehir’de gerçekleştirdik. Orada kültür varlıklarını korumaya yönelik hamleler bizi mutlu etti Aynı şekilde Tekirdağ’da da bu durumu görmekten mutlu olduğumuzu sizinle paylaşmak isterim. Türkiye’de bütün kesimler korumanın önemini vurgulamaktadır. Ancak korumanın gerçekleştirilmesi ve uygulanmasına geldiğimizde işin hiç de böyle olmadığını bütün süreç boyunca gözlemleyebiliyoruz. Ancak bir miladı belirtmekte özel yarar vardır; bütün bu koruma sorunları yaşanıp çözüm önerileri sürdürülürken Haziran 2011 tarihi ile başlayan KHK süreci çerçevesinde ve buna bağlı olarak koruma kurullarına müdahaleler, mevzuat değişlikleri ve pek çok düzenleme ile bütün koruma alanındaki kazanımlarımızı tek tek kaybettiğimizi de ifade etmek isterim. Haziran 2011’de çıkarılan 34 KHK ve daha sonra toplamı 50’yi aşan ve hala devam eden KHK ile Koruma Hukuku Mevzuatında radikal değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Tabiat varlıkları, Koruma Kurullarının yetki alanından çıkarılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na teslim edilmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın korumayı gerçekleştirmeyeceğinin değişik zamanlarda dile getirdik. Bunun ne kadar haklı olduğunu geçen 6 yıl içerisinde deneyimledik. Bu süre içerisinde yeni hiçbir sit kararı alınmadığı gibi ki Türkiye’de buna ihtiyaç var, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve komisyonları var olan sit alanlarının tamamen ortadan kaldırılması ve var olan sitlerin alanlarının daraltılması ya da kademeli olarak imara açılması için seferberlik gerçekleştirmiş, bir takım projelere kamusal sorumluluklarını unutarak onaylar vermekte sakınca görmemiştir. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ile de süreç ne yazık ki koruma aleyhine gerçekleşmiştir. Bu süreç içerisinde tehditten size söz etmek isterim. Türkiye’nin imza attığı sözleşmelerin getirdiği yükümlülükler hiçe sayılmaya başlanmış ve bu çerçevede tecilli kültür varlıklarının tecillinin kaldırılması için adımlar atılmıştır. Mevcut olmayan, geçmişte yıkılmış ya da şu veya bu nedenle ortadan kalkmış bir kısım binalar ihya adı altında tecil edilmeye başlanmış. Bunun Topçu Kışlası gibi olmayan binanın hayata geçirilmesi gibi projeleri hatırlayalım. Tarihsel sit alanlarının yenileme alanı ilan edilerek imara açılması buradaki arkeolojik değerlerin tehlike altında olması durumu vardır. Kentlere plansız, programsız, koruma ile uzaktan yakından ilgisi olmayan çok büyük dolgu alanları eklenmesi kentlerin, tarihi sitlerin tehlike altında olmasına başka bir örnektir. Devasa alt yapı projeleri de koruma kuralları hiçe sayılarak hayata geçirilmektedir. Bunun örneği Trakya’da ilan edilen serbest bölgeler, İstanbul’da 3. Köprü ve 3. Havaalanı yapımında Kuzey Ormanları’nın kesilmesidir. Cumhuriyet’in kültürel varlıklarına Hükümetin olumsuz bir tutumu da dile getirmek gerekir. Özellikle son günlerde İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’ni Hükümetin yıkacağız demesini biz anlayamıyoruz. Bu kadar ısrarlar yıkılmak istenmesi bir binanın ortadan kaldırılması mıdır, yoksa Cumhuriyet’in top yekun yok edilmesi anlayışı kapsamında mı gündeme getirilmiştir? Kültürel varlıkları korumadan görevli kamu kuruluşlarının artık güvencesi kalmamıştır. Biz mimarlar odası olarak koruma kurullarının asli görevleri konusunda çalışması için onlara sonuna kadar çalışmaya varız. ” dedi.
“TEKİRDAĞ’IN KADERİ MÜBADELE İLE DEĞİŞTİ”
Eyüp Muhcu’nun ardından konuşmasını gerçekleştiren Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat “Mimarlık bir tasarım mesleğidir ve özgürlük gerektir. Kime sorarsanız sorun herkesin ortaklaştığı önemli şeyler vardır. Bu açıdan, herkes Tarih Evleri korumak gerektiğini söyleyecektir. Fakat farklı gündem maddeleri çıkar ve bu tür konular geri planda kalabilir. İşte bu toplantı bize, geri planda kalan koruma konusunu ön planda olması gerektiğini hatırlattı. Koruma ve statüko arasındaki farkı da iyi görmek lazım. Bunları zihinlerinde iyi netleştiremeyen insanlar varlıkların korunmasını gelişmenin önünde bir engel gibi görmesini anlamaya çalışmamız lazım. Bir şehrin artık modası var. Ben yaşadığım kentte hemşerilerimin bana verdiği yetkiyi bir marka şehir olarak kullanmak istemiyorum ama yaşadığım şehrin kimliğinin ne olduğunu da bilmek istiyorum. Vaktimin önemli bir bölümünü burada geçirdim, fakat burada kimlerin yaşadığını belediye başkanı olduktan sonra öğrendim. Tekirdağ, daha önceki kavimler saklı kalmak şartı ile 16. YY’ da Avrupa’da bir kıtlık nedeniyle Balkanlar’daki hububatın Avrupa ve İngiltere’ye gönderilmesine yönelik bir liman arayışı sonucu kuruluyor. Standart bir liman kenti gibi gelişim gösteriyor. 20. YY’ın başına kadar bu gelişim grafiği tıpkı diğer örnekleri gibi yukarı doğru gidiyor. Marsilya’nın gelişimi ile Tekirdağ’ın gelişimi arasında çok büyük bir fark yok. İçinde opera binası, konsoloslukları olan, ticaretin geliştiği, İtalya’dan, Macaristan’dan insanların gelip yerleştiği bir merkezken Balkan Savaşları ile kaderi değişmeye başlıyor. Mübadele ile beraber şehir eski sahiplerini uğurluyor, yeni sahiplerini kucaklıyor. Şehirle yeni gelen sahiplerinin uyuşması bir takım alışkanlıkların da aynı olmaması nedeniyle değişim gösteriyor. Eski Tekirdağ fotoğrafları müzesi hazırlıyoruz. 1800’lu yılların ortalarında ne halde olduğunu görme şansına eriştik. Mübadeleye kadar sorun yok, 1960’lı yıllara kadar idare eder, 1980’den sonra ok yaydan çıkmış. Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler. Kimse kimseye dokunmasın. Herkes birbiriyle iyi geçinmiş barış içinde, o yüzden burası sakin bir kent. Büyükşehir ile beraber şehirde 1980 sonrasında yapılanları yıkmaya çalışıyoruz. Ama bu gibi şeylere takılmayacağız, benim bu ülkeden umudum var.” İfadelerini kullandı.
“AMACIMIZ TEKİRDAĞ’IN TARİHİ DOKUSUNU ORTAYA ÇIKARMAK”
Ekrem Eşkinat’ın ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ise “Sayın TMMOB Genel Başkanı, konuşmasında Atatürk Kültür Merkezi’nden bahsetti. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin 11 İlçeye 11 Okul Projesi var. Bunların 9’unu teslim ettik. 10’uncusunu bir dahaki ay teslim ediyoruz. 11’ncisini de 3 ay sonra teslim edeceğiz. Tüm okullarımızın isimlerini de Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet ve İsmet İnönü koyduk. Atatürk’ün ismi ilelebet yaşayacaktır. Göreve geldiğimiz andan itibaren ilk kurduğumuz daire başkanlıklarından biri, İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığıdır ve İmar ile alakalı da çok önemli çalışmalarımız oldu. Asıl amacımız, Tekirdağ’ın tarihi dokusunu gün yüzüne çıkarmaktır. Bunun için büyük mücadeleler veriyoruz. Ancak bürokrasi bizi çok yavaşlatıyor ama bu amacımızı gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu tür sempozyumlar kentlerin gelişimi açısından oldukça önemli. Daha önceki 3 sempozyum, Sayın Profesör Yılmaz Büyükerşen’in de katkılarıyla Eskişehir’de gerçekleşti. 4’üncüsünün Tekirdağ’da gerçekleştirilmesi bizler için büyük bir gurur kaynağı. Geldiğimiz noktada önemli işler gerçekleştirdik. Bu işler kolay olmuyor ve sürekli problemler çıkıyor. Bir bakıyorsunuz, “termik santral yapacağız” diyorlar. Bu gibi şeyler de bizleri çok uğraştırıyor. Şu anki resmi nüfusumuz, 972 bin 875. Sanıyorum 2018 yılının başında, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi açıklandığında, bu rakam 1 milyonu geçecek. Her sene Tekirdağ’ın nüfusu bir Şarköy, bir Hayrabolu kadar büyüyor. Biz 3,5 yıllık bir Büyükşehir olarak, gelecek nesillere yaşanabilir bir Tekirdağ bırakmak adına var gücümüzle çalışıyoruz. Güzel kentimizin termik santralle, nükleer santrallerle kirletilmemesi adına ne gerekiyorsa yapacağız. Bu sempozyumun herkese hayırlı olmasını ve başarılı sonuçlarla tamamlanmasını temenni ediyorum.” dedi.
4. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumunun ilk günüde, Tekirdağ'da Kültür Mirasının Korunması Uygulamaları, Anıtsal Yapılarda Koruma Proje ve Uygulamaları, Sivil Mimarı Örneği Yapılarda Koruma Proje ve Uygulamaları konularında uzman isimler tarafından sunum gerçekleştirildi. Ayrıca, Sempozyomun ilk oturumunda Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Dilşad Ergin tarafından Tekirdağ'ın tarihi yapıları için üretilen koruma projelerine genel bakışı içeren bir sunuş yapıldı. Ardından Tekirdağ'da İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı tarafından üretilen projelerin Miras Atölyesi 1 ve Miras Atölyesi 2 projelerin proje müellifleri iki sunuş yaptılar. Ayrıca Tekirdağ Yalı Hamamı restorasyon projesi müellifi de projesini anlatarak sunuşunu gerçekleştirdi.
Sempozyumun ikinci ve son günü olan 23 Eylül de ise Arkeolojik Alanlarda Koruma Proje ve Uygulamaları, Genel Koruma Proje ve Uygulamaları, Sivil Mimarlık Örneği Yapılarda Koruma Proje ve Uygulamaları, Mimari Koruma Proje ve Uygulamalarında Güncel Tartışmalar konularında uzman kişilerce sunumlar gerçekleşti.
“TEKİRDAĞ, TÜRKİYE’NİN PARLAYAN YILDIZI OLACAK”
4. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu’nun kapanış oturumda bir konuşma gerçekleştiren Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, "Tekirdağ, 15 Ekim 1923'te Edirne vilayetine bağlı bir sancakken vilayet olmuş. 30 Mart 2014'te de Büyükşehir oldu. 23 tane belde belediyesi var. Bu belediyeler kurulurken referandum yapılarak halka belde olmayı isteyip istemedikleri sorulmuş. Fakat büyükşehir olurken böyle bir şey sorulmadı. Büyükşehir olunduğunda ne gibi durumla karşı karşıya olduğu vatandaşa anlatılmalıydı. Ben büyükşehir başkanı olduğumda daire başkanlıklarımız dahi yoktu. İlk atadığım Daire başkanı da İmar ve Şehircilik Daire Başkanımız Dilşad Ergin oldu. Çok deneyimli bir daire başkanımız. Kendisinin şehirleşme ve tarihi kentler çalışmaları konusundaki desteği ile epey ilerleme sağladık. Tekirdağ'a her gelişinizde burayı farklı göreceksiniz çünkü Tekirdağ kabuğunu aştı. Tekirdağ, sahip olduğu vizyonu ile beraber Türkiye'nin parlayan yıldızı olacaktır. Yıllardır İstanbul'un arka bahçesi gibi görülmüştü. Biz dedik ki; Tekirdağ, İstanbul'un arka bahçesi değil, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı olacaktır. Vizyonu da; güçlü sanayisi, hayvan ve tarımcılığı, turistik yatırımları, lojistik yatırımları, turizmidir. Bu vizyonlar ile çevreye duyarlı, kentselleşme çalışmalarını tamamlamış, mutlu ve yaşanabilir bir Tekirdağ olacak. Ayrıca şehrimiz bu tür sempozyumlara ev sahipliği yapmamın da mutluluğunu yaşıyor. Seneye de bu işi yapmak isteseniz Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi bunun gönüllü ev sahibidir. Geldiğiniz için ve sempozyumu gerçekleştirdiğiniz için hepinize teşekkür etmek isterim. Bir diğer teşekkürümü de Sayın Profesör Doktor Zeynep Ahunbay'a etmek istiyorum. Kendisinin, Tarihi İnecik Hamamı'nı restore ederken çok büyük katkıları oldu." dedi.
İki gün boyunca Ulusal Mimari konusunda önemli tartışmaların yürütüldüğü 4. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu, Prof.Dr. Zeynep Ahunbay’ın yöneticiliğinde gerçekleşen “Mimari Koruma Proje ve Uygulamalarında Güncel Tartışmalar” konulu forumun ardından son buldu.
İlginizi Çekebilir