Tekirdağ Barosu tarafından 5 Nisan Avukatlar Günü sebebi ile Atatürk Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunulup basın açıklaması düzenlendi.
5 Nisan Avukatlar Günü sebebi ile Tekirdağ Barosu, Atatürk Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunulup basın açıklaması düzenlendi.Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Tekirdağ Barosu Başkanı Avukat Sedat Tekneci gerçekleştirdi. Tekneci, “Tekirdağ Barosu olarak Baromuzun bugünlere gelmesinde emeği ve katkısı olan önceki Başkanlarına, Yönetim ve Disiplin Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerine, Birlik Delegelerimize, Meslektaşlarımıza ve bizim ile birlikte emek veren Baro çalışanlarımıza çok teşekkür ediyorum. Vefat eden eski Başkanlarımız ve meslektaşlarımızı şükran ve rahmet ile anmaktayız. 5 Nisan Avukatlar Günü, dünyanın en saygın ve kadim mesleği olan savunmanın ve savunmanın örgütlü yapısı olan baroların; mesleki sorunlarını ve siyasal/toplumsal meselelerin tartışıldığı gün olmasının yanı sıra, mesleğin ve toplumun sorunlarıyla ilgili savunmanın örgütlü yapısı olan baroların görüş ve düşüncelerini kamuoyuyla paylaştıkları bir gün olmasıyla da ayrı bir anlam taşıyor. Bu durum Avukatların ve mesleklerinin öneminin anlaşılması açısından son derece önemlidir. Tekirdağ Barosunun görevi ve hedefi sadece avukatlık mesleğinin ve avukatların sorunlarını çözmek, onların mesleki yönden ilerlemelerine ve geliştirmelerine destek vermek, hukuka katkıda bulunmak değildir. Bu görev ve hedefin yanında Tekirdağ Baromuzun Cumhuriyetin kurucu değerlerine, Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı olmak, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine getirmede öncü olmak, insan haklarını savunan, ülkemizin demokrasi yönünden gelişmesi konusunda katkı yapma görevi ve hedefi de bulunmaktadır. Tekirdağ Barosu olarak avukatlık kanunun bize yüklediği görev ve sorumlulukların yanında ayrıca savunmanın bağımsızlığı ve özgürlüğü, Yargı bağımsızlığı, Yargıç tarafsızlığı, Demokrasi, Hukuk Devleti Temel Hak ve Özgürlükler en fazla duyarlı olduğumuz konuların başında gelmektedir. Bunların olmadığı yerde avukatlık mesleğinin yapılması mümkün değildir. Hukuk devleti olmayı tam olarak idrak edememiş, demokrasi geleneği olmayan ve insan hakları alanında ideal bir noktada olmayan ülkelerde ve ülkemizde birer hukukçu insan hakları savunucuları olarak işimizin ne kadar zor olduğu bilinmektedir. Hakim ve savcıların önünde dosyaların yığıldığı, örgütlenme haklarının olmadığı, buna karşılık emeklerinin gerçek karşılığının alınmadığı, adliyelerin katip ve mübaşir sayısının eksik olduğu, Avukatların yeri geldiğinde serbest meslek, yeri geldiğinde kamu görevlisi olarak kabul edildiği ama kamu adına verilen bu yetkileri kullanmaya gelince bin bir engel çıkarıldığı, gece vakti bile göreve gönderilen Avukata yol ücretinin çok görüldüğü, dosya incelemede Avukatlık yasasına aykırı olarak engeller çıkarıldığı, yasal birtakım güvenceleri olmasına rağmen rahat bir şekilde soruşturma ve kovuşturmaya maruz kaldıkları ve bu eksende zaman zaman tutuklandıkları, yapılan her yanlışta adeta günah keçisi haline getirildiği, görev üstlendikleri davalarda müvekkil ile özdeşleştirildiği, pratikte yargının kurucu unsuru olan Avukatların önlerinin tıkandığı, her gün adliyede görev ifa etmelerine ve adliyenin idari düzenine ilişkin birtakım kararlara imza atan birim olmasına rağmen Adalet komisyonlarında bulunmadıkları bir sistemde; hep birlikte hukuk zemininden uzaklaşmadan mücadele ederek bu engelleri aşma ve eksiklikleri tamamlama durumundayız. Mesleğimizin sorunları büyüktür.”dedi.
MESLEKTAŞLARIMIZ CİDDİ SORUNLAR İLE KARŞI KARŞIYA
Tekneci, konuşmasının devamında Avukatların yaşadığı sorunları ele alarak “Bugün yaklaşık 120 bin avukat bulunmaktadır. Hukuk Fakültelerinde okuyan öğrenci sayısı ve stajyer sayısı 100.000 civarındadır. Bir an önce mesleğimize girişte sınav getirilmelidir. Öncelikle Devlet Hukuki yeterlilik sınavı yapılmalı, bu sınavı geçenlerin avukatlık mesleğini seçmeleri halinde stajdan sonra avukatlık sınavına, Hakimlik sınavı ve stajından sonra Hakimlik sınavına ve noterlikte de sıraya girmelerinin sağlanması gerekmektedir. 100’ünüzerindeki Hukuk Fakültelerinden mezun olan öğrencilerin yeterli eğitim almadan meslek hayatına atıldıklarını görmekteyiz. Bu da hukuka güveni azalttığı gibi meslektaşlarımızın mevcut ekonomik koşullarda hayatlarını sürdürmeleri konusunda ciddi sorunlar ile karşılaşmalarına neden olmaktadır. Tekirdağ Barosunda yaklaşık 900’e yakın meslektaşımız faaliyette bulunmaktadır. Staj gören meslektaşlarımızın ve nakil gelen meslektaşlarımızın katılımı ile 2019 yılı sonunda 1000 kişilik bir Baro oluşacaktır. Günümüzde mesleğine yeni başlamış meslektaşlarımızdan ofis açanlar azalmakta, bağlı çalışan avukat(işçi) sayısı artmaktadır. Bu dahi sınavın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Arabuluculuk uygulaması, işçi-işveren gibi eşit güçlerin oturmadığı bir masada yalnız güçsüz tarafın mağduriyetine sebep olmakla kalmayıp, Arabulucu Avukat olan meslektaşlarımız yönünden de bir takım mağduriyetlere yol açmaktadır. Arabuluculuk sisteminde şirketleşmeler başlamış olup, şirket arabuluculuğu ve bireysel arabuluculuk gibi eşitlik ilkesine aykırı kavramlar oluşmaktadır. Arabulucu sayısının da sınırlandırıldığı göz önüne alındığında arabuluculuk eğitimi alan birçok meslektaşımızın arabulucu olamayacağı açıktır. Ayrıca Tekirdağ Barosu mensuplarımızın yarısından fazlası 5 yıl altı kıdemi bulunan meslektaşlarımızdan oluşmaktadır. Bu meslektaşlarımız sadece genç olmalarından, meslek kıdemlerinin az olmalarından dolayı asla Arabulucu olamayacaktır. Eşitlik ilkesine aykırı olan bu durum meslektaşlarımız arasında menfaat çatışmalarına ve bölünmelere neden olmaktadır. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması 5 yıllık kıdemden sonra meslektaşlarımızın arabuluculuk eğitimi alarak CMK sistemindeki otomatik arabulucu olunmasının önünün açılmasını gerektiği kanaatindeyiz. Arabuluculuk sisteminin aile hukukunda da uygulanacağı öngörülmektedir. Aile hukukunda uygulanması halinde iş hukukundaki arabuluculuk sistemindeki gibi eşit güçlerin bir arada olmadığı dolayısıyla güçler dengesinin sağlanmasının mümkün olmadığı, fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik şiddet gören eş açısından zarar yaratacağı açıktır. Ayrıca Avukatlık mesleğinin önünde başka hiçbir unvanın olmaması gerekir.”dedi.
Gerçekleşen basın açıklamasının ardından törene katılan Avukatlar, günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi.
Yorum Yazın